Siyatik ve Bel Hastalıkları

Psikomatik Hastalıklar
Ağustos 7, 2014
Boyun ve Kol Ağrıları
Ağustos 7, 2014
Psikomatik Hastalıklar
Ağustos 7, 2014
Boyun ve Kol Ağrıları
Ağustos 7, 2014
Omurganız vücudunuzun en önemli kısımlarından birisidir. Omurganız olmadan kendinizi dik tutamazsınız ve hatta ayağa bile kalkamazsınız. Omurganız vücudunuza şekil verir ve onu desteklerken serbestçe hareket etmenizi ve rahatça eğilmenizi sağlar. Omurganız ayrıca omuriliğinizi de korumak için tasarlanmıştır. Omuriliğiniz beyninizi vücudunuzun diğer kısımları ile bağlayan ve hareketlerinizi kontrol edebilmenizi sağlayan bir sinir demetidir. Omuriliğiniz olmadan vücudunuzun hiçbir yerini oynatamazsınız ve organlarınız çalışamaz. İşte bu sebeplerden dolayı eğer aktif bir hayat sürdürmek istiyorsanız omurganızın sağlığını korumalısınız.
Anatomi
Omurganızın parçaları ve nasıl çalıştıkları
Omurga tam olarak nedir? Omurganız omur adı verilen ve üst üste yerleşmiş 24 küçük kemikten oluşur. Biribiri üzerindeki her omurun arasında disk adı verilen yumuşak jöle kıvamında yastıkcıklar vardır ve bu diskler basıncı emerlerken kemiklerin biribirlerine sürtünmesine engel olurlar. Her bir omur diğer omurlara bir takım ligamanlar ile tutunmuştur. Ligamanlar kemikleri kemiklere bağlarken tendonlar ise kasları kemiklere bağlarlar. Omurganızda ayrıca kasları omurlara bağlayan tendonlar vardır. Omurgada aynı zamanda diz, dirsek ve diğer eklemler gibi gerçek eklemler de vardır ve bu eklemlere faset eklem adı verilir. Faset eklemler omurları biribirlerine bağlarken omurlara biribirleri üzerinde hareket serbestliği kazandırırlar.
Her omurun ortasında bir delik vardır ve omurlar üst üste geldiğinde bu delikler tüm omuriliği ve omurilikten çıkan sinir köklerini içinde bukunduran ve onları koruyan bir boru oluştururlar. Omurilik beyninizden vücudunuza mesajları taşıyan sinir dokusundan oluşmuş bir demettir. Vucudunuzun çalışabilmesi için sinirlerinize ihtiyacınız vardır. Omurga otuzbir çift sinir köküne dal verir. Bu kökler her omurun her iki yanında bulunan ve nöral foramina adı verilen deliklerden çıkarlar.
Omurganın üç ana bölümü vardır: servikal omurga (boyun), torakal omurga (sırt) ve lomber omurga (bel). Servikal bölge omurganın üst kısmıdır ve 7 omurdan oluşmuştur. Torakal bölge omurganın orta kısmını oluşturur ve 12 omuradan oluşmuştur. Omurganın alt kısmına lomber bölge adı verilir ve genellikle 5 omuradn oluşurken bazı insanlarda 6 omur bulunabilir. Lomber bölgede 6 omurun bulunması herhangi bir soruna neden olmaz. Lomber bölgenin alt kısmında sakrum bulunur. Sakrum aslında omurgayı leğen kemiğine bağlayan bir grup özelleşmiş omurlardır. Anne karnında gelişim sırasında bu omurlar bir arada büyüyerek biribirlerine yapışırlar ve bir büyük özelleşmiş omur kemiği haline gelerek omurganın en alt kısmında leğen kemiğinin ortasında yer alır. Omurganın sacral bölgesinden çıkan sinirler bağırsak ve mesane işlevlerini control ederler ve kasık bölgesinin duyusunu sağlarlar.
Normal omurganın şekli yandan bakıldığında S şeklindedir. Bu şekil ağırlığın düzenli dağılımını sağlar. Bu S şekli sağlıklı omuganın tüm yüklenmelere dayanmasını sağlar. Omurganın servikal bülgesi hafif içe doğru eğimliyken, torakal bölge hafif dışa doğru, lomber bölge ise hafif içe doğru eğimlidir. Vücudun ağırlığının çoğunu omurganızın alt kısımı taşıyor olsa da, her kısımın doğru olarak işlev görebilmesi ancak diğer kısımların kuvvetli olmasına bağlıdır.
Şimdi omurganızı oluşturan özel parçalara bakalım:
Omur
Omurgayı oluşturan her bir kemiğe omur adı verilir. Bunlar omurganın yapı taşlarıdır. Omurlar omuriliği korur ve ona destek olurlar. Omurlar aynı zamanda omurga üzerine binen yükün büyük bir kısmını taşırlar. Her omurun gövdesi geniş, yuvarlak bir kemikten oluşur. Her omurun gövdesi bir kemik halkaya bağlıdır. Omurlar üst üste konulduğunda bu kemik halkalar içerisinden omuriliğin geçtiği bir boru haline gelirler.
Omur gövdesine tutunmuş olan kemik halka bir kaç kısımdan oluşur. İlk parça olan lamina omurun gövdesinden arkaya doğru omurilik kanalını oluşturacak şekilde uzanır. Omurilik kanalı içerisinde omuriliğin bulunduğu omurganın ortasındaki bir deliktir. İkinci parça ise spinöz proces adı alır ve arkada her iki laminanın birleştiği yerde, omurga gövdesinin tam arkasına gelen bölgede yer alan kemik çıkıntısıdır. Eğer elinizi belinizin tam ortasına dokundurursanız hissetiğiniz kemik spinöz procestir. Üçüncü parça pedikül ise lamina ile omur gövdesi arasında bulunan kemik parçasıdır. Son parça ise laminaların omur gövdesinden çıktıkları yerinin hemen yanından çıkan ve yana doğru uzanan küçük kemik çıkıntıları olup bunlara transvers process adı verilir ve sırt kasları bu kemik parçalarına tutunurlar.
Omurga da diğer tüm kemiklerin olduğu gibi dış kısımda sert ve kuvvetli bir kortikal tabakadan ve iç kısımda ise yumuşak ve süngerimsi yapıdaki kanselöz kemikten oluşmuştur.
İntervertebral Disk
İnterverterbral diskler omurganızı oluşturan omurların arasında bulunan düz ve yuvarlak şok emici yastıkçıklardır. Her iki omurun arasında bir disk bulunur. Diskin dış kısmında annulus adı verilen oldukça kuvvetli bir dış halka bulunurken orta kısmında yumuşak ve jöle kıvamında olan nükleus pulposus bulunur.
Annulus diskin dış kısmıdır ve diskin en kuvvetli bölgesidir. Annulus aynı zamanda diskin merkezinin sağlam kalmasına da yardım eder. Aslında annulus biribirine komşu iki omuru biribirine bağlayan kuvvetli bir ligamandır.
Diskin daha yumuşak olan nükleus kısmı ana şok emici olarak görev yapar. Nükleus sıvı içeriği yüksek olan dokulardan oluştuğu için oldukça yumuşaktır. Diskin sıvı içeriğinin yüksek olması sayesinde aynen içi su dolu yataklarda olduğu gibi şok emiciliği yüksektir.
Faset Eklem
Omurgadan uzantıları olan fasetler üst üste dizilmiş olan omurgalarda biribirleri ile karşılıklı gelerek omurgaları birarada tutan faset eklemleri oluştururlar. Her bir çift komşu omur için, omurganın her iki yanında birer tane olmak üzere bir çift faset eklem bulunur. Faset eklemler omurgadan çıkarak komşu omurun faset eklemi ile üst üste gelerek faset eklemi oluştururlar. Faset eklemler olmadan omurganızın esnek olması imkansızdır ve sadece çok kaba ve kısıtlı hareketler yapabilirsiniz.
Faset eklemler sinovial eklem tipindeki eklemlerdendir. Diz ve dirsekte de bulunan sinovial eklem iki kemik arasındaki harekete izin veren eklem tipidir. Sinovial eklemlerde kemiklerin eklem uçları eklem kıkırdağı adı verilen bir yapı ile örtülmüştür. Bu yapı kaygan olmasından dolayı kemiklerin aralarında sürtünme olmaksızın biribiri üzerinden kayarak hareket etmesine olanak sağlar.
Faset ekleminin etrafı yumuşak doku ve ligamanlardan oluşan bir kese tarafından sıkıca sarılmıştır. Bu kese eklem kapsülü olarak da adlandırılır. Ligamanlar faset ekleminin iki tarafındaki kemikleri birarada tutan yumuşak dokulardan oluşmuş yapılardır. Faset ekleminin etrafındaki ligamanlar sinovium ile birleşerek içerisi synovial sıvı adı verilen sıvı ile dolu eklem kapsülünü oluştururlar. Bu sıvı aynen makinaların hareketli parçalarına konulan kayganlaştırıcı yağ gibi görev yaparak eklemi kayganlaştırarak sürtünmeyi azaltır.
Nöral Foramen
Nöral foramen her iki omur arasında bulunan ve omurilikten çıkan sinirlerin içerisinden geçtiği deliktir. Sinir kükleri bu delikten geçerek vücudunuzun geri kalan kısmına giderler. Her bir çift omur arasında birisi sağda diğeri solda olmak üzere iki tane nöral foramen bulunur. Nöral foramenler olmaksızın sinirler beyinden gelen sinyalleri vücudunuza iletemezler. Eğer sinir sinyalleri iletilemezse vücudunuz hüçbir görevi yerine getiremez.
Omurilik ve Sinir Kökleri
Omurilik omurga kanalınızın içerisinde uzanan milyonlarca sinir lifinin biraraya gelmiş şeklidir. Omuilik beyinden birinci ve ikinci bel omurunuzun birleştiği yere kadar uzanır. İkinci bel omuru hizasında omurilik küçük dallara ayrılır ve bu küçük dallar vucudun alt yarısına giderler. Kısa bir mesafe boyunca sinirler nöral foramenden çıkmadan önce omurga kanalı içerisinde seyrederler. Bu sinirlerin hepsine birden cauda equina (at kuyruğu) adı verilir ve hala omurga kanalı içerisindedir.
Omurilik koruyucu bir zar ile çevrilmiştir ve bu zara dura mater adı verilir. Dura mater omurilik ve spinal sinirler etrafında su geçirmez bir kese oluşturur ve bu kese içerisinde omuriliğin etrafında beyin-omurilik-sıvısı (BOS) bulunur.
Omurilik içerisindeki sinir lifleri dallara ayrılarak nöral foramenlerden çıkan sinir kökü çiftlerini oluştururlar. Omurilikteki her bölgeden çıkan sinirler vücudun belli yerlerine giderler. Bu yüzden omurilik hasarında bazı yerler felç olurken bazı yerler etkilenmez. Nerede felç olacağı hangi spinal sinirlerin etkilendiğine bağlıdır. Omuriliğin boyun bölgesinden çıkan sinirler göğüsün üst kısmı ile kollara giderken, sırt bölgesinden çıkanlar göğüse ve karın bölgesine giderler. Bel bölgeşi olan lomber bölgeden çıkan sinirler bacaklara, mesaneye ve bağırsaklara giderler. Bu sinirler vücudun tüm parçaları ve organlarını control ve koordine ederler ve kasların kontrolünü sağlarlar.
Bu sinirler aynı zamanda beyine de elektrik sinyallerini geri taşıyarak hissetme duygusunuda sağlarlar. Eğer vücudunuz herhangi bir şekilde yaralanacak olursa sinirleriniz beyninize yaralandığınızın sinyallerini gönderecektir. Sinirlerin hasar görmesi durumunda bu sinirin geçtiği bölgelerde ağrı, iğnelenme veya uyuşukluk hissi ortaya çıkar.
Paraspinal Kaslar
Paraspinal kaslar omurganın hemen etrafındaki kaslardır. Omurgayı desteklerler ve aynı zamanda hareket etmesini sağlarlar. Eklemler omurgaya eğilebilirlik sağlarken kaslar omurgaya hareketlilik sağlar. Sırt bölgesinde pek çok küçük kas vardır ve bunlardan her biri tüm omuganın hareketinin bir kısmından sorumludurlar. Bu kaslar ya sırt kaslarında bir spazm olduğundaki gibi direct olarak hasarlanabilirler, ya da omurganın diğer bölümlerinin hasarından sonra ortaya çıkan spazmda olduğu gibi dolaylı yoldan hasarlanabilirler.
Vücudunuzda bir kas spazmı olduğunda bunun sebebi kaslarınızın kasılı halde kalması ve gevşeyememesidir. Bu spazmlar genellikle refleks olarak yani sizin kaslarınızın kasılmasını kontrol edemediğiniz şekilde olurlar. Omurganızın disk, ligamanlar, kemikler veya kaslar gibi herhangi bir kısmı yaralanacak olursa kaslar otomatik olarak kasılarak spazm haline geçerek hasarlanmış bölgedeki hareketi azaltmaya çalışırlar. Bu bir koruyucu mekanizma olup hasarlanmış bölgeyi korumaya yöneliktir.
Kaslar spazm halinde kasılı durumdayken çok fazla laktik asit yani kimyasal madde üretirler. Laktik asit kas hücrelerinin kasılması için kas hücresi içerisinde gerçekleşen kimyasal reaksiyonlar sonucu ortaya çıkan bir yan üründür. Eğer kas hücreleri gevşeyemezlerse kas içerisinde çok fazla miktarda laktik asit birikir ve bu birikim ağrılı bir yanma hissine neden olur.
Kas kasıldığında kas hücreleri içerisinde laktik asidin birikmesinin esas nedeni kaslar içerisinde seyreden küçük damarların sıkışmasıdır (aynen baş parmak ve işaret parmağınızın arasında küçük bir boruyu sıkıştırmak gibi). Kas gevşediğinde kan damarları açılıp kasların içerisine taze kan geldiğinde laktik asit dokulardan yıkanarak uzaklaşacaktır.
Spinal Segment
Omurga uzmanları tüm omurganın nasıl çalıştığını anlamak ve açıklamak için bazen spinal segmente bakarlar. Bir spinal segment biribirlerinde bir yumuşak disk ile ayrılmış ancak ligamanlar ile biribirine bağlı halde duran iki omugadan oluşur. Faset eklemler iki vertebranın tam ortasında bulunurlar ve harekete izin verirlerken, iki vertebranın ortasında bulunan nöral foramen omurilikten vücuda giden sinirlerin serbestçe omurgadan çıkmasını sağlarlar.
Spinal segment omurganın biribirinin aynısı olan parçalarını daha yakından inceleyerek omurganın değişik kısımlarında ne gibi problemler olduğunu anlamamızı kolaylaştırır. Bazen omugadaki problemler sadece tek bir segmenti tutarken bazen de bu problemler birden çok segmenti tutabilir.
Her spinal segment bir makinanın ince ayar yapılmış küçük parçaları gibidir. Yük taşımak, hareket ve destek için tüm parçaların birarada çalışmaları gerekir. Tüm parçalar düzgün bir biçimde çalıştıklarında tüm spinal segmentler birleşerek oldukça kuvvetli bir yapı olan omurgayı oluştururlar. Eğer bir parça instabilite noktasına kadar bozulacak olursa bu durum ilgili segmentte ağrıya ve diger problemlere yol açar.
Artık omurgamızın kısımlarını bildiğimize göre omurganın kendisine bakabiliriz. Omuganın lomber, torakal (sırt) ve servikal (boyun) olmak üzere üç ana kısmı vardır.
Lomber Omurga
Omurganın en alttaki kısmı lomber omurga adını alır. Bu bölgede beş tane omur vardır. Ancak bazı insanlarda lomber bölgede beş yerine altı tane omur bulunur. Omurganın tabanı olan sakrum birkaç kemiğin birleşmesi ile oluşmuştur ve bu birleşme sırasında kemiklerden biri sakrumla birleşeceğine ayrı bir omur halinde kalırsa bu kemiğe altıncı lomber omur adı verilir. Lomber bölgede altı tane omur olması tehlikeli bir durum değildir ve hiç bir yan etkisi yoktur.
Lomber omurun şekline lordodik eğim adı verilir. Lordotik şekil ters dönmüş C şeklindedir. Eğer omurganın S şeklinde olduğu düşünülürse lomber bölge bu S şeklinin alt kısmına denk gelir. Lomber omurgayı oluşturan omurlar tüm omurgadaki omurların en büyükleridir ve dolayısı ile bu bölgede omurga kanalı torakal ve servikal bçlgedeki omurga kanalından daha geniştir. Boyutunun büyük olmasından dolayı lomber omurgada sinirlerin hareket edebileceği daha geniş bir alan vardır.
Oldukça sık rastlanan bir şikayet olan bel ağrısının basit bir nedeni vardır. Bel omurganız leğen kemiğinizle bağlantılı olduğundan burası vücudunuzun ağırlığının büyük bir kısmını taşıyan ve gövdenizin hareketlerinin yoğun olduğu bir bölgedir. Genellikle burası insanların ağrır birşeyler kaldırırken olduğu gibi oldukça yüklendikleri bir yerdir. Bu gibi günlük hayatta sürekli olarak yaptığınız hareketler tekrarlayan hasarlara neden olarak lomber omurunuzu oluşturan parçaların zarar görmesine neden olurlar.
Torakal (Sırt) Omurga
Torakal omurga omurganın orta kısmına yerleşmiş 12 omurdan meydana gelmiştir. Bu omurlar kaburga kemikleriniz ile birleşerek göğüs kafesinizin arka duvarını oluştururlar. Omurganın bu kısmında omural arasındaki diskler dar ve incedir ve dolayısıyla bu bölgedeki hareketler omurganın bel ve boyun kısmına göre oldukça azdır. Ayrıca torakal omurgada sinirler ve omurilik için omuilik kanalı oldukça dardır. Torakal omurganın eğimine şeklinden dolayı kifotik eğim adı verilir, normal şekli açıklığı çne bakan bir C şeklindedir.
Servikal (Boyun) Omurga
Servikal omurga omurganın ilk 7 omurundan meydana gelir. Kafatasının hemen altından başlar ve torakal omurganın hemen üzerinde sonlanır. Servikal omurganın şekli de aynen lomber omura gibi lordotik olup ters dönmiş C şeklindedir. Servikal omurga omurganın en hareketlii bölgesidir.
Omurganın geri kalan kısmının aksine servikal omurgayı oluşturan her omurda omuriliğin içerisinden geçtiği omur kanalı dışında, kalpten beynimizin arka kısmına kan taşıyan iki atardamar için iki küçük delik daha bulunur.
Atlas ve aksis adını alan ilk iki boyun omuru diğer omurlardan oldukça farklıdırlar, cünki bu omurlar özellikle dönme hareketini yapmak için görevlidirler. Bu iki omur sayesinde başımızı boynumuzun üzerinde her yöne doğru oldukça rahat olarak çevirebiliyoruz.
İlk boyun omuru olan atlas kafatası ile ikinci boyun omuru arasında bulunur. Atlas omurunda bir omur gövdesi bulunmaz fakat kalın bir ön ve kalın bir de arka halkası ve iki tane de yan kısımda bulunan belirgin kitlesi vardır.
Atlas ikinci boyun omuru olan aksisin üzerine oturmuştur. Aksisin yukarı doğru uzanan bir kemik çıkıntısı olup bu çıkıntıya odontoid proçes adı verilir ve bu odontoid proçes atlasdaki ortada bulunan ve içerisinden omuriliğin geçtiği omurga kanalının ön kısmı içerisine girer. Kafanın bir taraftan diger tarafa mümkün olduğunca dönmesini sağlayan bu ilk iki omurun özelleşmiş şeklidir. Bu iki omur arasındaki özel ligamanlar sayesinde bu iki omur arasındaki büyük miktardaki dönme hareketi imkan bulur.
Servikal omurganın oldukça hareketli olması aynı zamanda bu bölgenin güçlü ve ani hareketler sırasında yaralanmasını da kolaylaştırır. Yaralanma riskinin yüksek olmasının bir diger nedeni de bu bölgedeki kas desteğinin az olmasıdır ve aynı zamanda boyun omurlarının kafanın ağırlığını taşımalarıdır. Kafa boyun omurlarını oluşturan küçük ve ince kemikler ve bunları destekleyen az miktardaki kas grubu için oldukça ağırdır ve dolayısı ile kafanın ani ve kuvvetli hareketleri servikal omurda hasar oluşturabilirler.
Omurganın patolojik durumları
Omurga ile ilgili pek çok durum bel ağrısına neden olur. Aşağıda bel ağrısına neden olan başlıca sebepler hakkında bilgi bulabilirisiniz.
Ağrı mekanik mi, basıya mı bağlı
Omurga uzmanları bel ve sırt problemlerini anlamak için bu problemleri farklı kategorilere ayırırlar. Bel ağrısını anlamanın bir yolu da problemi mekanik bel ağrısı ve basıya bağlı bel ağrısı olarak iki ana gruba ayırmaktır.
Belde kasılma olarak da adlandırılan mekanik ağrı bel hareketeri ile ilişkilidir yani belin mekaniği işin içindedir. Bu tip ağrı genellikle omurganın diskleri, faset eklemleri, ligamanları veya kaslarındaki bir hasarlanmadan dolayı ortaya çıkar. Omurganızın mekaniği ile ilgili olduğundan mekanik ağrı adını alır. Sırt ve belinizi ne kadar çok kullanırsanız ağrınız o kadar çok artar. Omurganızdaki pek çok durum bu ağrıya yol açabilir. Bu durumlar arasında omurgadaki kırıklar, paraspinal kaslardaki kas spazmları, omurgadaki ligaman hasarları ve omurganın eklem ve disklerindeki yıpranmalar vardır.
Basıya bağlı ağrı ise omuriliğin veya omurilikten çıkan sinirlerin basıya veya irritasyona uğraması sonucu ortaya çıkar. Örneğin, eğer bir intervertebral disk fıtıklaşır ve omurga kanalına doğru taşarsa bu durumda sinirle ilgili problemler ortaya çıkar. Bu bası veya irritasyon neticesinde sinirin geçtiği yol boyunca ağrı, uyuşukluk ve kas güçsüzlüğü ortaya çıkar.
Omurganın her parçası ağrıya neden olabilir. Bel ağrınızın omurganızın hangi kısmından kaynaklandığını bilmek ve bu ağrının mekanik mi yoksa basıya bağlı bir ağrı mı olduğunu anlamak çok önemlidir.
Artrit ağrısı
Artrit kelimesi eklemlerin iltihaplanması anlamına gelir. Omurganın artriti ise genellikle omurlar arasında yer alan faset eklemlerinin iltihaplanmasıdır. Artritin neden olduğu ağrı genellikle mekanik bel ağrısıdır. Eğer ileri dönemlerde artritten dolayı kemik çıkıntılar gelişecek olursa, bu kemik çıkıntılar spinal sinirlere sürtünmeye başlar ve bu durumda basıya bağlı ağrı da gelişir. İki tip artrit vardır: sistemik yangısal artrit ve yıpranma artriti. Sisitemik artrit aynen romatizmal artritte olduğu gibi vücuttaki tüm eklemleri etkileyan bir hastalıktır. Pek çok artrit tipi hastalıklar vücuttaki bağ dokusunu etkilerler. Bu hastalıkların tümünde eklemlerde iltihaplanma ve eklemlerde bozulma vardır. Omurganın eklemleri de vücudun diger eklemleri ile aynı yapıda olduğundan sistemik artritte omurga tutulumu da görülebilir. Bu yüzden eklem dokularını etileyen tüm hastalıklarda faset eklemlerde etkilenebilir.
Yıpranma artriti veya diğer adı ile osteoartrit pek çok sebeple olabilir. Eklemde hasar oluşturan tek bir travmadan sonra olabilirken eklemlerin aşırı kullanıma bağlı olarak yıllar içerisinde gittikçe artan yıpramnadan dolayı da olabilir. Son zamanlarda osteoartritin ailevi olabileceği de gösterilmiştir. Genetik yapıdaki herhangi bir bozukluk durumunda insanların farklı eklemlerinde osteoartrit gelişme riskini arttırmaktadır.
Osteoartritte olan olay etkilenen eklemin içerisindeki eklem kıkırdağının harab olmasıdır. Eklem kıkırdağı eklemin içerisinde bulunan ve eklemi oluşturan kemiklerin biribirine sürtünmeden yumuşak olarak biribirleri üzerinde kaymasını sağlayan yastıkçıktır. Hasar gören eklem kıkırdağı kendi kendisini tamir edemediği için sertleşmeye ve daha az esnek olmaya başlar ve daha çok hasar görmeye yatkınlaşır. Zaman geçtikçe kıkırdak kemik yüzeyinden tamamen sıyrılır ve kemik yüzeylerin biribirisi üzerinde sürtünmesi başlar. Sonuçta eklem tamamaen harab olur ve eklem etrafında kemik çıkıntılar oluşmaya başlar.
Faset Eklem Sendromu
Bazı durumlarda faset eklemler bel ağrısının ana kaynağıdırlar. Pek çok durumda da faset eklemler bel ağrınızın en azından bir kısmından sorumludurlar. Doktorunuz faset eklemlerinizin ağrınızın ana kaynağı olduğu kanısına varırsa “faset eklem sendromu” deyimini kullanabilir. Faset eklem dejenerasyonu veya osteoartritinin sebebi yaşlanma, faset eklemlerin aşırı yüklenmesi ve travma olabilir. Bu etkenler tek başlarına bulunabilecekleri gibi birkaç tanesi bir arada olabilirler.
Faset eklemlerdeki basınç yüklenmesinin muhtemel sebebi intervertebral disklerin dejenerasyonudur. Diskler dejenere oldukça yıpranırlar ve çökmeye başlarlar. Disklerin çökmesi ile omurlar arasındaki mesafe daralmaya başlar. Omurlar arası mesafenin daralması faset eklem dizilimi üzerine etki yaparak faset eklemdeki eklem kıkırdak yüzeyleri üzerindeki basıncı arttırır. Artmış basınç eklem yüzeylerinin hasarlanmasına ve sonuçta kıkırdağın eklem yüzeyinden sıyrılmasına neden olur.
Faset eklem artriti yeterince kötüleştiğinde, eklem yüzeylerini kayganlaştıran hem eklem kıkırdağı hem de eklem sıvısı tahrib olur ve kemikler bir diğeri üzerinde sürtünmeye başlarlar. Faset eklem etrafında kemik çıkıntılar oluşmaya başlar ve bu çıkıntılar omurilikten çıkan spinal sinirlerin omuga kanalından çıktıkları delikler olan nöral foramenleri daraltmaya ve sinir kökleri üzerine bası oluşturmaya başlarlar. Bu kemik çıkıntılar daha da büyüyecek olursa sonuçta omurga kanalına uzanmaya başlarlar ve bu durum da omurga kanalının daralmasına yani spinal stenoz’a neden olur.
Sinir sıkışması (Radikülopati)
Radikülopati deyimi omurgada sinir sıkışması anlamında kullanılan tıbbi bir terimdir. Eğer bir sinire dokunan veya bası oluşturan herhangi bir şey varsa radikülopati ortaya çıkar. Patlamış fıtıklarda olduğu gibi bazı durumlarda siniri rahatsız eden şey kimyasal da olabilir. Diskin içerisinden salınan kimyasal maddeler sinir dokusunu rahatsız ederler ve sinirde ağrı ve yangıya neden olurlar.
Belli bir sinir üzerindeki anormal basınç veya rahatsızlık bazı problemlere neden olur. İlk olarak, sinirin duyusunu sağladığı bölgede uyuşukluk olur. Örneğin, eğer sinir ayağın dış kenarında sonlanıyor ve bu bölgenin hissiyatını sağlıyorsa genellikle bu bölgede duyu azalması ve ağrı ortaya çıkar.
Radikülopatiyi anlamanın anahtarı aslında beyninizin problemin tam olarak nerede olduğunu anlayamadığını bilmektir. Sinirdeki rahatsızlık veya bası belinizde olmasına rağmen beyniniz ağrının ayağınızdan geldiğini düşünmektedir. Ayrıca bu sinirin control ettiği kaslar normal görevlerini yapamazlar. Bu kaslarda kuvvetsizlik hissederken aynı zamanda bu kasları konrtol eden reflekslerde azalma olacaktır. Bu yüzden doktorunuz her zaman reflekslerinizi kontrol etmektedir. Vücutta oldukça düzenli bir sinir ağı vardır ve bu yüzden hangi refleksin azaldığını görerek doktorunuz hangi sinirde bir problem olduğunu söyleyebilmektedir.
Radikülopatiye neden olan durumların arasında bel fıtıkları, kemik çıkıntılar, sinirlere doğru büyüyen tümörler ve sinirlere bası oluşturan omur kırıkları vardır.
Siyatik
Siyatik deyimi bacakta ağrıya neden olan özel bir radikülopatiyi anlatmak için kullanılır. Siyatik olarak adlandırılmasının nedeni bacaktaki büyük bir sinir olan siyatik siniri oluşturan sinirlerden bir veya daha fazlasının rahatsızlığında veya sıkışması sonucu ortaya cıkmasındandır. Bu yüzden siyatik de omurgadaki basıya uğrayan bir sinirden farklı birşey değildir. Kendine ait bir isminin olmasının nedeni oldukça sık rastlanılmasındandır. Siyatik de spinal sinirlerin en sık sıkıştığı yer olan lomber (bel) bölgesinde sıkışır.
Siyatik ağrısı genellikle siyatik sinirin belden çıkıp bacakta ilerlediği yol boyunca olur bu yol belden başlayıp kalçaya ve oradan bacağın üst kısmının arka tarafına ve daha da aşağıda baldırın arka tarafından ayağa uzanır. Ağrı genellikle omurilikten çıkıp daha sonra birleşerek siyatik siniri oluşturan sinir köklerinin rahatsızlığı sonucu olur. Siyatiğe neden olan durumlar arasında: bel fıtığı, kemik çıkıntılar, sinire doğru büyümüş olan kanserler ve sinire bası yapan kemik kırıkları vardır.
Omurilik Basısı
Şimdiye kadar basıya ve rahatsızlığa ugrayan sinirlere neler olduğunu gördük ama bası altında kalan omuriliğin kendisi olursa neler olur ? Omuriliğin bası altında kalması genellikle stenoz adı verilen durumdan dolayı olur. Stenoz bir açıklığın veya borunun daralması anlamına gelirn ve du durumda da omurga kanalının daralmasıdır.
Spinal Stenoz
Spinal stenoz deyimi genellikle omurga kanalının bir kısmının daralmasını tanımlamak için kullanılır. Stenoz omurgadaki her bölgede görülebilirse de genellikle servikal (boyun) ve lomber (bel) bölgesinde daha sık olarak görülür. Stenoz genellikle bel omurga kanalının tümünde olabileceği gibi boyun omurga kanalının belli birkaç bölgesinde de olabilir. Her iki durumda da farklı tablolar ortaya çıkacaktır.
Omurilik ile omurga kanalı arasında bir miktar boşluk olsa bile bu boşluğun miktarı bazı durumlarda azalabilir. Omurga kanalını kemik ve kuvvetli ligamanlar çevrelerler. Eğer omurilik ve sinirler daha geniş bir alana ihtiyaç duyarlarsa bu kanal genişleyemez. Eğer herhangi bir durumdan dolayı omurga kanalı daralacak olursa omuriliğin ve sinirlerin rahatsız olması ve basıya uğrama riski artar. Omurga kanalında daralmaya sebep olan durumlar arasında: enfeksiyon, tümorler, travma, boyun veya bel fıtığı, artrit, ligamanlarda kalınlaşma, kemik çıkıntılarda büyüme ve disk dejenerasyonu vardır.
Spinal stenoz genellikle ileri yaştaki insanlarda omurgadaki yıllar boyunca oluşan yıpranma sonucu gelişir. Bu yıpranmalar omurga kanalı çevresindeki yapılarda değişikliklere neden olurlar. Bu değişiklikler arasında omurgaları biribirine bağlayan büyük ligamanlarda kalınlaşma, faset eklemler ve disk mesafeleri etrafında kemik çıkıntılar ve disklerde kabarıklaşmalar vardır. Tüm bu değişiklikler omurga kanalının içerisine doğru olur ve omurga kanalının genişliğini gittikçe azaltarak omurga kanalını daraltır. Sonuçta omrga kanalı içerisindeki boşluk sinirlerin rahat bir şekilde bası altında kalmadan hareket etmeleri için yetersiz bir hale gelir. Stenoz ayrıca yaralanmalar, enfeksiyonlar veya tümörlerden dolayı da gelişebilir. Bazı insanlarda omurga kanalı doğuştan itibaren dardır ve bu anormallik stenoz belirtilerine neden olur.
Omurga kanalının daralması omurgadan çıkan sinirlerin rahatsız olmalarına neden olur. Bu durum ağrıya veya rahatsız olan sinirlerin görevlerini tam olarak yapamamalarına neden olur. Daralma aynı zamanda omuriliğe giden kan ve oksijenin de azalmasına neden olur. Artmış fiziksel aktivite sırasında omurilik daha fazla kan akımına ihtiyaç duyduğunda, kan damarları genişleyemediği için omuriliğe taşınan kan miktarı arttırılamaz. Du durumda etkilenen sinirlerde uyuşukluk ve ağrı ortaya çıkar. Çevrelerindeki boş alan daralınca sinirler rahat hareket edemezler ve bu durum da sinirde raharsızlıga ve yangıya neden olur.
Spinal stenozun diğer belirtileri ise ağırlık hissi, kuvvetsizlikve uzun yürüme veya uzun süre ayakta kalma sonrası ortaya çıkan ağrıdır. Dinlenmek ile bu belirtiler genellikle kaybolurlar. Bu belirtilerin nedeni hasarlanan sinirlerin beyinden vücuda veya vücuttan beyine giden sinyalleri normal olarak iletememeleridir. Bu sinirler hem gerileceği için hem de basıya uğrayacakları için ayakta durmakla veya yürümekle belirtiler de artacaktır.
Bölgesel Spinal Stenoz
Bölgesel spinal stenoz omurga kanalının bölüm bölüm veya sadece bir bçlümünün daralmasıdır. Bazen iki omur arasındaki diskin dışarıya taşması ile spinal kanallın çnden ve yine aynı iki omur arasındaki faset eklemlerin etrafındaki kemik çıkıntıların da omurga kanalını arkadan daraltması halinde olduğu gibi omurga kanalının sadece belli bir bölümü daralır.
Bölgesel stenoz hem yaşlı hem de genç insanlarda görülebilir. Bölgesel stenozun belirtileri omurganın diğer hallerindeki gibidir. Bölgesel spinal stenozda omurganın etkilenen kısımından çıkan sinirler bası altında kalırlar. Bu sinirler rahatsızlanarak sinirin gittiği yol boyunca ağrıya, uyuşukluğa ve kas kuvvetsizliğine neden olur. Aynı zamanda omurga kanalının daralmış kısımından geçen diğer tüm sinirler üzerinde de basınç oluşur.
Diskojenik ağrı
Diskojenik ağrı omurga ile uğraşan uzmanların hasarlanmış diskin neden olduğu ağrıyı tanımlamak için kullandıkları bir terimdir. Yıpranmış bir disk mekanik tipte bir ağrıya neden olabilir. Disk yıpranmaya başladıkça diskin kendisinin daha ağrılı olduğuna dair bulgular mevcuttur. Disk üzerine basınç oluşturan hareketler diskten gelen bir bel ağrısına neden olurlar. Bu durum kırık bir kemik veya ciltteki bir kesik gibi vücudumuzdaki yaralanmalara benzer. Bu tip yaralı organları hareketsiz tuttuğumuzda ağrı azalır veya yok olur. Ancak eğer kırık kemiği hareket ettirir veya kesik kenarlarını oynatırsanız ağrı ortaya çıkar.
Diskojenik ağrı genellikle belde ağrı hissedilmesine neden olurken aynı zamanda kalçalardan veya bacakların dizden yukarıdaki kısımlarından gelen bir ağrıya da neden olur. Ağrıyı esas ağrıya neden olan noktadan yani omurgadan daha uzaktaki bir vucut kısımında hissetmek oldukça sık karşılaşılan bir durumdur. Bu duruma örnek olarak safra kesesinde taş olan bir insan ağrıyı omuzunda hissederken kalp krizinin ağrısı sol kolda hissedilebilir. Bu duruma ağrının yaılımı denilir ve disk problemleri gibi omurga problemlerinde oldukça sık olarak rastlanılır.
Disk Taşması
Disk taşması hem genç hem de ileri yaş grubunda oldukça sık rastlanılan bir durumdur. Korkulacak bir durum değildir. Aslında MR da görülen disk taşması gibi anormallikler bel ağrısı olsun olmasın pek çok hastada sık olarak rastlanılan bir durumdur. Muhtemelen bazı diskler yaşlanma ile ve intervertebral diskin zamanla dejenere olması ile taşmaya başlarlar. Taşmış bir disk herzaman için omurganızda ciddi bir problem olacağının bir işareti değildir.
Taşmış disk ancak taşma miktarı omurga kanalını daraltacak kadar çok olduğunda çnem taşır. Eğer taşan diskin arkasındaki faset eklemler etrafında kemik çıkıntılar mevcut ise, bu iki durumun bir arada olması omurga kanalının o bölgede daralmasına neden olur. Bu durumda bölgesel spinal stenoz ortaya çıkar.
Fıtıklaşmış Disk
İntervertebral diskin dış kısmında bulunan lifleri (annulus) yıpranıp iç kısımda bulunan yumuşak madde olan nucleus pulposusun normal bulunması gereken yerinden dışarıya çıkması haline fıtıklaşmış disk adı verilir. Eğer annulus omurga kanalı yakınlarında yırtılırsa nucleus pulposus omurga kanalı içerisine boşalır. Bu durumda omurilik ve sinir kökleri üzerine çok fazla basınç oluşur. Aynı zamanda nucleus pulposus sinir kökleri üzerine kimyasal olarak da kötü etkileri vardır. Hem basıncın hemde kimyasal etkilerin sinirlerin çalışmaları üzerine olumsuz etkileri vardır. İkisinin birarada olması sinirin ilerlediği yol boyunca ağrıya, kuvvetsizliğe ve uyşukluğa neden olaur. Bu yüzden fıtıklaşmış bir disk sıkıştırıcı tarzda bir ağrıya neden olur. Bazen fıtıklaşmış disk disk kayması olarak da adlandırılır ama diskte bir kayma olmadığından bu deyim yanliştır.
Fıtıklaşmış diskler en sıklıkla lomber (bel) omurgada ortaya çıkarlar. Fıtıklaşmış bir disk genellikle siyataljiye neden olur. Bu durumda bel ağrısı ve uyuşukluk bacağın arkasından uyluğun yan tarafına ve hatta ayağın yan kısmına yayılır. Her zaman çok fazla bel ağrısı olmayabilir. Uyuşukluğun tam olarak hissedildiği yer etkilenen sinirin hangisi olduğuna bağlıdır ve uyuşukluk ayak bileğinin iç kısmında, baş parmakta, topukta, ayak bileğinin dış kısmında, bacağın dış yanında veya bunların birkaçında birden olabilir. Doktorunuz bu bilgiyi kullanarak hangi sinirin etkilendiğini saptayacaktır.
Pressure on the nerve root can cause the parts of the nerve that control the muscles not to work properly. This can result in weakness of some muscles and may change the reflexes in certain areas. Again, your doctor can use this information to try to determine which nerve is involved.
Aynı bilgiler boyun için de geçerlidir. Boyundan kaynaklanan bir problem kol veya elde ağrı olarak hissedilebilir. Torakal (sırt) omurgada disk fıtıklaşması oldukça az görülen bir durumdur. Bu durumun nedeni bu bölgedeki disklerin çok ince olmasından dolayı spinal kanala boşalacak nucleus pulposusun çok az olmasıdır. ANCAK eğer torakal omurgada bir disk fıtıklaşacak olursa bunun sonuçları lomber (bel) omurgasındaki bir fıtıktan çok daha ciddi olacaktır. Çünki torakal (sırt) omurgada omurga kanalı içerisindeki boşluk çok azdır ve ayrıca bu bölgedeki bir fıtık sadece sinir köklerine değil aynı zamanda omuriliğin kendisi üzerine de bası oluşturacaktır. Böyle bir fıtığın omurilik üzerine yapacağı bası belden aşağısının felç olmasına neden olabilir.
Sadece diskinizin fıtıklaşmış olması illa ameliyat olmanız gerektiği anlamına gelmez. Pek çok durumda fıtıklaşmış diskler ameliyatsız tedavi edilebilirler. Fıtıklaşmış diskin tedavisi şikayet ve muayene bulgularına bağlıdır. Ayrıca şikayetlerinizin gittikçe artması veya gün geçtikçe azalması da tedavide etkilidir. Eğer şikayetleriniz gittikçe artıyorsa doktorunuz size ameliyat önerebilir. Eğer şikayetleriniz gün geçtikçe azalıyorsa doktorunuz bekleyip şikayetlerinizin kaybolmasını görmek isteyebilir. Pek çok durumda fıtıklaşmış diskin neden olduğu ilk şikayetler birkaç hafta ila bir kaç ay arası bir sürede tamamen düzelir.
Bazı nadir hallerde lomber (bel) bölgedeki fıtık o kadar büyük olur ki, omurga kanalına boşalan fıtık tüm omurga kanalını doldurur. Omurga kanalının tamamı ile fıtık materyeli ile dolması sonucu sinirler üzerinde çok büyük basınç oluşur. Eğer bu durum oluşursa “kauda equina sendromu” denilen durum ortaya çıkar. Bu durum barsakları ve mesaneyi (sidik torbası) control eden kaslarda felce yol açar ve hem büyük abdest hem de küçük abdest kontrolü felç olur. Böyle bir durumda hemen doktora veya hastaneye başvurulmalıdır ve acil tedavi gerekmektedir.